Happy February everyone! We have arrived at the month of Valentine's Day. Last year I had such unnecessarily exhausting disputes about the invalidity of this particular day with my ex-beau. Now that I am not bombarded with an anti-valentines propaganda that made me feel more idiotic than desired, I feel free and excited to indulge in all the romantic silliness this month throws at me. At least this month, let's all try to walk away from our biting cynicism, bitter realism and grounded fears and allow ourselves to indulge in sweet hopefulness and enjoy a bit of fantasy. Whether it be nice... or naughty.
Herkese mutlu Şubatlar! İşte Sevgililer Gününü misafir eden aya geldik. Geçen yıl eski erkek arkadaşımla bugünün geçersizliği ile ilgili gereksiz ve yorucu tartışmalara giriyorduk. Ama şimdi, beni arzulanmak yerine şapşal hissettiren, romans karşıtı propagandalarla bombardmana tutulmadığım için, kendimi bu ayın bana atacağı her türlü romantik saçmalığın keyfine varabilecek kadar özgür ve heyecanlı hissediyorum. En azından bu ay, keskin kötümserliğimizi, acı gerçekçiliğimizi ve kök salmış korkularımızdan uzaklaşıp, kendimize tatlı umutlara dalmak ve, şeker ya da yaramaz, fantazilerimizin tadına varmak için izin verelim.
* 1) Photo via From Paris to London 2,3) Photo via Pretty Stuff
No comments:
Post a Comment